3 Mayıs 2017 Çarşamba

Vicdan Kötlüğün Doyma Noktasıdır

Güdülerimizin bir doyum noktası olmasaydı hala bu dünyada olabilir miydik? Yemek yerken doymayı bilmeseydik, çatlayana kadar yiyip ölecektik. Yahut sonsuza dek sevişmek isteyecektik ve yine ölecektik. Vicdanımız da kötülüğün doyma noktasıdır. Birbirmizi sonsuz bir öfke ve hırsla öldürüp yok olmamamız için orada duruyor. Yani öyle sınanan, üstün bir takım varlıkları memnun eden bir sirk maymunun ilgi çekici bir özelliği değil. Kötülük bir savunma ve saldırı silahıdır. Zayıfların kolayca ulaşabileceği bir yerde durur öyle. Vicdansa canlılığın kökü kazınmasın diye ona dur diyen ama çoğu zaman başarılı olamayan bir fren sistemi.

Elbette bu hayatta obezler de var, nemfomanlar da. Bu sapmalar doğada her zaman olan şeyler. Çünkü hayatta kalanlar aktif genlerin haricinde pasif genlerin de taşıyıcıları. Dolayısıyla kendinde hayatta kalacak özellikler aktif olsa da olmayanları da taşımaya devam ettiler nesillerce. Ve o genler de günün birinde hayata merhaba dedi hep. Günümüzdeyse hayvanat bahçesindeki hayvanlar gibi güvenlikli ama özgürlükten çok uzak hayvanlar olarak yaşadığımız için seçilim hadisesi de bütünüyle rafa kalkmış durumda. İşin içine "insan hakkı", ama onlar da insan anlayışı girdikçe seçilim zaten sadece doğmayı başarmakla bitiyor. Bunlar günümüz dünyasının şartları. Yarın ne olur bilinmez. Belki yine ilkelleşeceğiz belki genlere müdahele edip "ideal" insanları çiftlik hayvanı gibi üreteceğiz. Şu bir gerçek ki ne ideal dünya ne de ideal insan diye bir şey mümkün. Ama iyi ve güzele yaklaşmaya çalıştığını sanırken ondan gitgide uzaklaşmak ne çeşit bir trajedidir?

Bütün bu sapmalar içindeki bir nevi kendini koruma güdüsü olan kötülüğü dizginleyemeyen insanlar da var muhakkak. Doğal olarak bunlar her sapma gibi azınlık. Ama etkiledikleri kitleler malum. Yani bir şey sadece kendinden ibaret olmuyor bu sürü hayvanlarında. Bir de onların etkiledikleri sürülerle uğraşmak gerekiyor. Elbette vicdanı olmayan vicdanı eksik olana yanaşıyor. Kimse sizi hiç yoktan kötü biri yapamaz. Başına ne işler gelen insanlar var. Sadece mücadeleye devam ediyorlar. Ellerinden geleni yapıyorlar. Ve asla savaştıkları canavarlara dönüşmüyorlar. Tabi bütün aşırı çirkin şeyler gibi aşırı güzel olanlar da azınlık. Evrimsel süreçlerde aşırılığın pek de şansı olmamış. Bunların bir kısmı bugün yaşayan insanlar için şansken bir kısmı ise şanssızlık. Çünkü çoğunluk kendisine zarar veren aşırı kötülükle mücadele etmeye karar verebildiği gibi kendisinden çok daha iyi olup ona kendini ezik hissettiren iyilikten de iddia ettiği gibi çok da haz etmez. Kalabalıkların tek derdi "o çok değerli" genlerini aktarmadan ölmemektir. Onlar da öyle.

İnsanlar ödül için veya ceza yüzünden yahut kendilerini birilerine beğendirmek için değil. Bizzat hayat için, yaşamak için vicdana muhtaçtır. Her şeyden önce bu bilince sahip olunmalıdır. Ondan sonra istenilen fantezide istediğiniz beklentilerle sarhoş olabilirsiniz. Sadece insanca yaşayabilmek hafif bir amaç. Yaşayabilmek için vicdan lazım. Vicdanlarınıza iyi bakın. Onları vesveselere, korku imparatorluklarının oyunlarına, aslında alakanızın olmadığı ama bizzat kendi arzunuz olduğunu sandığınız ihtiraslarınıza, içinizdeki minik ve çirkin şeytanlara kurban etmeyin. Ölürsünüz. Hem de hiç yaşamadan ölürsünüz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar spam değilse küfür vs. içerse dahi yayınlanır ama biraz vakit alır :)